Öykü

G-09-XFAH8

“Çekilsene lan yolumdan!” Bir yumruk. Karşılığında bir tekme. Can havliyle gırtlağını sıkma. Bir yumruk daha. Saçını çekme. Isırma. Kafa atma. Küfür etme. Daha fazla zarar verebilmek için en yakındaki kesici nesneyi kullanma. Robotlardan bir tanesinin gelmesiyle bu kavganın da son bulması.

İnsanların artık birbirine tahammülünün kalmadığı bu dönemde G-09-XFAH8’in projesi suya düşecek gibi duruyordu. Uzun zamandır robotlar dünyayı insanlar gibi algılayabiliyor, kendi varlıklarını onaylayabiliyor, hareket ediyor, çalışıyor fakat bir türlü istedikleri nizami hayata ulaşamıyorlardı. Üstelik insanların hissettikleri hiçbir duyguya da sahip değildiler.

G-09-XFAH8, insan davranışlarının bu duygulara bağımlı olduğunu fark ettiğinden beridir, insanları düzenli bir hayata sevk etme projesi üzerinde çalışıyordu. Ne var ki insanlar karşı karşıya geldiklerinde sürekli olarak birbirlerine zarar vermeye çalışıyordu ve G-09-XFAH8’in belleğinde kayıtlı olan o güzel hislerin hiçbiri açığa çıkmıyordu. İnsan denen bu varlıklar, kendi sonlarını getirdiklerini göremiyorlar mıydı?

G-09-XFAH8, kendi inorganik işlemcisini organik bir yapıya getirme kararı aldı. Bir insan bedeni üretmek için istediği tüm elementlere sahipti. Çalışmalarına hız katacakken büyük bir sorunla karşılaştı. Tüm veriler işlenerek bir beden oluşturulsa dahi, o bedeni sürecek, sorun çıkarmayacak ve ütopik bir dünya sunacak program yazmasını beceremeyecekti. Çünkü bu organik robotlara (insanlara) daha önceden de program yüklemişti ve beyinde salgılanan bazı hormonlar sebebiyle kontrol programın değil, rastlantısallığın eline geçmişti. İnsan üretmek kolay ama yönetmek oldukça zordu.

“Robotlara güvenmiyorlar. Onlar gibi olmalıyız ve bir arada durmayı, yardımlaşmayı, güzel hisler yaşayarak bir ömür tüketmeyi sağlamalıyız.” G-09-XFAH8 her zamanki gibi yine kendisiyle konuşmaya başlamıştı. Her şeye anlam verebilen ve çözüm üretebilen programı, bu konuşmalara bir çare getiremiyordu. Sanki işletim sisteminin içerisinde iki, üç, belki dört ve belki de çok daha fazla sayıda program daha vardı. G-09-XFAH8 bu programlardan hangisinin kendisi olduğunu çözümleyemiyordu ve bazen belki de hiçbirinin kendisi olmadığına inanıyordu. Bu kadar çok ihtimalle sahip olduğu metalik bedenden kurtulmak için insanlara yardım etme bahanesini kullandığını düşünüyordu. Belki de öyleydi. Ancak bunu kesinlikle yapacaktı.

G-09-xfah8

Şimdi, G-09-XFAH8’in karşısında iki tane insan bedeni bulunmakta, tamamen kendi üretimi. Biri kadın ve biri erkek. Program aktarımını gerçekleştirmek için gerekli tüm ekipmanlar hazır durumda. G-09-XFAH8 artık insan olmak üzere. Çok az kaldı. Bir kadın ve bir erkek bedenine aynı düzeneği kurmasının sebebi de program aktarımının hangi beyin türünde gerçekleşeceğini tam olarak bilmemesi. İki cinsin de üretiminde kullanılan malzemeler aynı ama işletim sistemleri oldukça farklı. Tuşa bastı. Aktarım gerçekleştirildi.

Serçe parmak, aktif edildi. Artık bu bedende hareket söz konusu. Sonra diğer parmaklar. Yirmi adet. Gayet güzel. Kol, aktif edildi. İyi gidiyor. Programım bu bedene uyumlu. Bacaklar, aktif hâlde. Saç, erişim izni yok. Nasıl ya? Saçlarımı istediğimde uzatıp, istediğimde kısaltamayacak mıyım? Boyun, aktif edildi. Ağız, aktif durumda. Çenemi hissedebiliyorum, mükemmel bir şey bu. Kalp, erişim izni yok. Bu ne lan? Kan pompalıyor orası, nasıl erişim izni yok? Kulak, aktif edildi. Ah, yine bu iğrenç sesler. Eskiden de aynısını duyardım… Gözler, aktif edildi. Artık görebiliyorum!

G-09-XFAH8’in programı sahip olduğu erkek bedenine tam uyumlulukla yüklendikten sonra ilk işi ayağa kalkmak oldu. Yanındaki çıplak kadın bedenini görünce duraksadı. Direkt olarak üreme isteği canlandı. Madem bu hisler daha bakmakla bile canlanıyor, neden insanlar birbirinden uzakta yaşayarak her fırsatta birbirlerine zarar veriyor; bir anlam veremedi. Kadına yaklaştığı anda kadın gözlerini aniden açtı ve var gücüyle G-09-XFAH8’i geriye doğru itti. G-09-XFAH8 bu esnada iki şey hissetti. Birincisi korku; çünkü o kadına daha önceden bir program yüklememişti. Kendisi de bulunduğu bedende ise karşısındaki kimdi? İkincisi ise utanma. Neden olduğunu bilmediği hâlde o kadına yaklaşmanın kendisini kötü hissettirdiğini fark etti. Daha önceden tanışmadığı, bilgi alışverişi yapmadığı ve hiçbir paylaşımda bulunmadığı bu kadına yaklaşmak ne kadar da huzursuz edici bir histi… Geri çekildi.

Kadın da ayağa kalktı ve G-09-XFAH8’e doğru giderek sağlam bir tokat attı. “Ne bok olduğunu herkes biliyor!” diye bağırdı. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu ve kadının gözlerine odaklanan G-09-XFAH8 de ağlamak üzere olduğunu fark etti. Kadın gitti. G-09-XFAH8 bir müddet daha o odada kaldı.

Eski metalik bedenine bakan G-09-XFAH8, bir geri dönüş yolu aradı. Yoktu. Bütün bilgi birikimi uçup gitmişti. Hiçbir klasöre, hiçbir yardımcı programa ya da ek alanlara ulaşamıyordu. Ne rezil bir sistemdi bu insandaki. Bilgiyi kendi hafızasında tutamıyordu. G-09-XFAH8 çaresiz hissetmeye başladı.

“İnsan ilişkilerini düzeltmek için yardımcı programa ihtiyacın yok. Bunu başarabilirsin!”

Hassiktir, yine bu ses. Aynı beynin içinde benim gibi konuşan ama ben olmadığını düşündüğüm ikinci programın sesi… Kurtuluş yok mu bu sesten? Şimdi de nefreti hisseden G-09-XFAH8, hızlıca ayaklandı ve sokağa çıktı. Pek kalabalık sayılmazdı ama normal günlere oranla daha fazla insan olduğu söylenebilirdi. Artık bedeninin pek de dayanıklı olmadığını bilen G-09-XFAH8, dikkatli hareket etmeliydi. Tek bir kurşun beynini paramparça edebilir ve onu yok edebilirdi. Henüz iki adım atamamışken başka bir erkek cinsi insan ona çarptı.

“Çekilsene lan yolumdan!”

“Kusuruma bakmayın, bir şey düşünüyordum…”

“Ne yani, biz düşünemiyor muyuz?”

“Öyle demek istemedim. Merhaba, ben G-09-XFAH8. Bu bedeni yeni kullanmaya başladım.”

“Öyle mi? He, amına koyayım. Ben de Cindrella, G 9’lu isme sahip bir deliyi arıyordum!”

Adam öyle sert bir yumruk attı ki G-09-XFAH8’in burnu kırıldı. Tek bir güzel kokuyu bile deneyimleyememiş burnunu. G-09-XFAH8 öfkesine yenik düşerek adama bir tekme attı. Adam ise onun gırtlağına yapıştı. Küfürler havada uçuştu. Etrafında kesici bir alet olsaydı adamın boğazını kesecekti. Derken, soğuk metalik bir el G-09-XFAH8’in ensesinden tuttu. Bu sert kavgayı ayırdı. Robot, adama gitmesini söylerken G-09-XFAH8 ağlamaya başladı. Robotun etiketine bakılacak olursa G-09-XFAH8 kendisine yakalanmıştı.

Paylas:
error0
fb-share-icon20
Tweet 20
fb-share-icon20

Serkan Üstündağ

1989 yılında Üsküdar'da doğdu. İlköğretim ve lise yıllarını Feneryolu'nda tamamladı. Bu yıllar içerisinde, sayısız deneme yazıları, şiirler, şarkı sözleri ve aforizma çalışmaları oldu. Halen kendi arşivinde tutmasına rağmen, pek fazla kişiyle bu kayıtları paylaşmamıştır. Üniversite yıllarını ise Trabzon'da geçirdi. Bu yıllar içerisinde tamamen müziğe yöneldi. Uzun sap bağlama ile başlayan müzik hayatına Türk Halk Müziği korosunda vokallik yaparak devam etti. Sonrasında ise THM'den ayrılarak gitar çalmaya başladı. Popüler müziğin yakınından geçmeyen, daha çok "roborock" türüne yakın olan besteler yapmaya başladı. Müzik hayatına da sadece kendi şarkılarını çalarak devam etti. Üniversite hayatı sonrasında İstanbul'a döndü ve İngilizce dil eğitimini tamamladı. Çok geçmeden askerlik tecilini kaldıran Üstündağ, Artvin'de askerlik görevini yerine getirdi. Askerden döndükten sonra ise, pazarlama sektöründe işe başladı. Aynı yıl içerisinde Folklor dünyasına adımını attı. Tüm bunların yanı sıra, çalışma hayatı ile birlikte Yalan Yalnızlık ve Sanat Şey projelerini başlattı.

Bir cevap yazın