Dizi-İnceleme

“Challenger: Son Uçuş” Dizisine Dair

Latin Amerikalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in Nobel ödüllü romanı “Kırmızı Pazartesi”ni duymayanınız yoktur. Roman, herkesin olacağını bildiği ama engel olmak için hiçbir şey yapmadığı bir namus cinayetini ele alır. Göz göre göre gerçekleşen kötü olaylarda hep aklıma aynı söz gelir: “Tıpkı Kırmızı Pazartesi gibi!”

28 Ocak 1986’da kalkıştan sadece 73 saniye sonra gerçekleşen Challenger Faciası da bir “Kırmızı Pazartesi” hikâyesine benziyor. Aksilikler yaşanıyor, mühendisler uyarıyor, kaza geliyorum diyor; ancak NASA tüm uyarıları görmezden geliyor ve tarihindeki en büyük felaketlerden birini yaşıyor.

Netflix’de yayınlanan “Challenger: Son Uçuş” (Challenger: The Final Flight) mini belgesel dizisini izlerken, insan bu faciaya nasıl engel olunamadı diye sinirleniyor ve hayatını kaybeden astronotlar için üzülmekten kendini alamıyor. Çünkü tüm aksilikler, sorunlar ve kazalar bir facianın olacağını gösteriyor.

40-50 dakikalık dört bölümden oluşan mini dizi, Challenger görevinde yer almış mühendisleri, yetkilileri, mürettebatın ailelerinin anlatımlarına dayanıyor. O zamanın canlı tanıklarına kulak veriyoruz. Ayrıca o günlerin ayrıntılı kayıtları ve görüntüleri diziye güç veriyor.

Sovyetlerle uzay yarışında öne geçmenin getirdiği kibirle NASA altından kalkılması çok zor bir kontratın altına imza atıyor. Kısa sürede birçok uçuş yapmak zorundadır ve Senato’nun baskısıyla hiç durmadan yeni uçuşlar gerçekleştirmelidir. Bu yüzden NASA yetkililerinin, mevcut ve olası mühendislik hatalarını düzeltecek vakti ve isteği yoktur.

Koskoca uzay mekiği Challenger’ın patlamasına ve yedi insanın hayatını kaybetmesine neden olan şeyin, O-ring contalarındaki hata olması trajikomik bir durum olarak gözükebilir. O-ring contaları, katı yakıt roketindeki bağlantıları mühürlemeye yarıyor.

Challenger’dan önceki uçuşlarda da bu contalarda sıyrılmalar ve deformasyonlar yaşanıyor ve belgeleniyor. Bu sorunun çözülmesi için uğraşılıyor; ancak başarılı olunamıyor. Örneğin, görevli mühendislerden Bob Ebeling, fırlatmanın ertelenmesi konusunda yetkilileri uyarıyor. Challenger’ın patlayacağını söylüyor. Ancak NASA yetkilileri bu uyarıyı önemsemiyor.

Challenger’ın fırlatıldığı günün dondurucu derecede soğuk olması, O-ringlerin sertleşmesine ve bağlantıların mühürlenmemesine sebep oluyor. Bunun sonucunda gerçekleşen tepkimelerle uzay mekiği parçalanıyor ve alev topuna dönüşüyor.

Challenger’da hayatını kaybedenleri anmadan geçmeyelim: Ellison S. Onizuka, Sharon Christa McAuliffe, Gregory Jarvis, Judith A. Resnik, Ronald E. McNair, Francis R. Scobee, Michael J. Smith.

Challenger görevi bir ilk de yaşatacaktı: 11.000 başvuru arasından seçilen öğretmen Sharon Christa McAuliffe, uzaya çıkan ilk sivil olacaktı.

Hepsini saygıyla anıyoruz.

Not: Canlı yayında gerçekleşen patlamayı aşağıdaki videoda görebilirsiniz.

Paylas:
error0
fb-share-icon20
Tweet 20
fb-share-icon20

Ruhşen Doğan Nar

1988, İzmir doğumlu. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Mütercim-Tercümanlık okudu. İngilizce öğretmenliği yapmakta. 2016 Şerzan Kurt Öykü Yarışmasında Türkçe öykü dalında ödüle layık görüldü. Bilimkurgu öykülerinden oluşan ilk kitabı "İçimdeki Robot", Yitik Ülke Yayınları'ndan 2019 yılında çıktı. "İçimdeki Robot", Kayıp Rıhtım Okur Anketi'nde "Yılın En İyi Yerli Spekülatif Öykü Kitabı" kategorisinde ikinci olmayı başardı. İkinci öykü kitabı "Bir Gün Mutlaka Delireceğim" 2020'de okurlarla buluştu. İthaki Yayınları’nın “Yeryüzü Müzesi” ve Yitik Ülke Yayınları’nın “Mutsuz Aşk Vardır” derlemelerinde öyküleriyle yer aldı. "Uyan!" adlı bilimkurgu fankiti, Fanzin Apartmanı tarafından basıldı. Bilimkurgu Kulübü ve Fanzin Apartmanı'nda yazılar kaleme almaktadır. Çeşitli dergi ve fanzinlerde öyküleri yayımlanmaktadır.

Bir cevap yazın