Dizi-HaberDizi-İncelemeTelevizyon

Love, Death & Robots: Delidolu Bir Antoloji

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan sürpriz bir fragmanla 2019’un en sevilen Netflix yapımlarından Love, Death & Robots serisinin 2. sezonu duyuruldu. Biz de bu vesileyle ilk sezonu hatırlayalım istedik.

Efsane sinemacı David Fincher ile Deadpool’un yönetmeni Tim Miller’ın projesi; aşk, ölüm ve robotlara doyacağınız, yetişkinler için çılgın bir bilimkurgu kısa animasyon filmleri derlemesi. Ortalama 10-15 dakika uzunluğundaki 18 bölümün neredeyse tamamı çağdaş bilimkurgu yazarlarının öykülerinden uyarlanmış. Bu yazarların arasında yakından tanıdığımız ve çok sevdiğimiz isimler de var.

Diziye en çok hikayesi dahil edilen yazar, üç öyküyle John Scalzi. Amerikan Bilimkurgu ve Fantezi Yazarları Organizasyonu’nun başkanlığını yapmış olan Scalzi’yi İthaki Yayınları sayesinde okuduğumuz Yaşlı Adamın Savaşı serisiyle tanıyoruz. Diğer kitapları da yayınevi tarafından dilimize kazandırıldı. Kendisinin mizahi, eğlenceli bir dili var. Love, Death & Robots’da seyretme fırsatı bulduklarımız da son derece eğlenceli öyküler. 2. bölüm “Three Robots”, 6. bölüm “When the Yogurt Took Over The World” ve 17. bölüm “Alternate Histories” öykülerinden uyarlanmış.

Yine İthaki Yayınları tarafından dilimize kazandırılan Kralların Merhameti isimli son derece başarılı bir fantastik romanla tanıdığımız Ken Liu, benzer bir evrende geçen “Good Hunting” öyküsüyle katkıda bulunmuş. Öykü dizinin 8. bölümüne temel oluşturmuş. Yazar, Amerika’da Üç Cisim Problemi başta olmak üzere Çin’in önemli bilimkurgu ve fantastik eserlerini çevirip tanıtmasıyla biliniyor.

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan sürpriz bir fragmanla 2019’un en sevilen Netflix yapımlarından Love, Death & Robots 2. sezonu duyuruldu. Biz de bu vesileyle ilk sezonu hatırlayalım istedik.

7. bölüme uyarlanan “Beyond the Aquila Rift” ve 14. bölüme uyarlanan “Zima Blue” öykülerinin yazarı Alastair Reynolds ile dizi sayesinde tanıştık. Özellikle Zima Blue bölümünün başarısı üzerine yazarın öykü ve romanları, İndie yayınevi tarafından toplu olarak dilimize kazandırılmaya başlandı.

Love, Death & Robots, aslında Miller ve Fincher’ın uzun yıllardır prodüksiyon aşamasını geçemeyen Heavy Metal rebootunun yeniden canlandırılmasıyla ortaya çıkmış. Heavy Metal, kült bir Fransız çizgi roman antoloji dergisi. Yeraltı-bağımsız bilimkurgu-fantastik çizgi romancılığının öncüsü olan dergi Amerika’da çok popüler. Ülkemizde bile birkaç sayısı Arkabahçe tarafından yayınlanmıştı. Dergideki öykülerden ve benzer tarzda yeni öykülerden uyarlanan 1981 yapımı film, antoloji animasyonlarının önemli örneklerinden. Heavy Metal 2000 isimli bir de devam filmi bulunuyor. Sinema dehası iki yönetmenin yeni bir Heavy Metal filmi için başladıkları yolculuk, bu güzel Netflix dizisiyle sonlanmış.

Love, Death & Robots: Birbirinden Farklı Animasyon Teknikleri

Love, Death & Robots, yalnızca bizi her bölümde farklı dünyaların içine sürüklemesiyle değil, farklı animasyon teknikleri kullanarak bu dünyaları yansıtmasıyla da çok başarılı bir yapım. Walt Disney’in 1940 yılında Fantasia isimli müzikal antoloji filmini yayınlayarak yaptığına benzer bir gövde gösterisini günümüzde Netflix, bu seri ile yapıyor. Şirket son yılların yükselen trendi animeleri yakından takip ettiğini duyurmuş, Japon animelerini altyazı ve dublajla yayınlamakla kalmayıp benzer tekniklerle Amerikan animeleri diyebileceğimiz çizgi filmler üretmeye başlamıştı. Değişik animasyon teknikleriyle üretilmiş orijinal film ve dizilerinin yanında Fransa başta olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinden animasyon şirketleriyle iş birliği yapması, Netflix’in konunun üzerine eğildiğini belli ediyor. Şirket animasyon ve seslendirme teknolojilerinde önemli atılımlara da destek oluyor. Love, Death & Robots teknik anlamda bu işin zirve noktası. 21. yüzyılda animasyonculuğun geldiği noktayı gözlemleme fırsatı buluyoruz. Ultra gerçekçiden aşırı sürreal ve stilize çizimlere, stop-motiona kadar farklı tekniklerle yapılmış bölümler mevcut. 2018 yılında izlediğimiz Into the Spider-Verse ile zaten animasyon sanatının ve teknolojisinin geldiği noktaya hayran kalmıştık. Love, Death & Robots çok zor bir işi yapıyor ve onu da bir adım öteye taşımayı başarıyor.

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan sürpriz bir fragmanla 2019’un en sevilen Netflix yapımlarından Love, Death & Robots 2. sezonu duyuruldu. Biz de bu vesileyle ilk sezonu hatırlayalım istedik.

İlginçtir ki Heavy Metal 2000 gibi bir Fantasia 2000 filmi de var. Herhalde bu animasyon devrimi milenyumun en başında bekleniyordu ama Japon kültürünün dünyayı ele geçirmesi sayesinde bu zamanda yaşandı. Aslında bu Japon esintili animesque akımının izini doksanlarda yayınlanan Aeon Flux’a kadar takip edebiliriz. Sonrasında da ona benzer bir şekilde yetişkinlere hitap eden Boondocks gibi serilerde kullanılmış. Avatar ve Ben 10 gibi serilerle çocukların da hoşuna gittiği anlaşılmış ve daha öncelerde bahsettiğimiz o tuhaf fütürist çizgi uyarlamalar akımını doğurmuş. Tarantino’nun Kill Bill’inde bile bu tarz bir animasyon sekansı hatırlarsınız. Zamanla Amerikan animasyon sektörünün Japonlardan yalnızca çizim tekniğini değil animasyon teknolojilerini de ithal etmesiyle Love, Death & Robots’da izleme imkanı bulduğumuz müthiş çeşitlilik doğdu.

Sonuç olarak Love, Death & Robots hikayeleri, çizimleri ve çeşitliliğiyle bilimkurgu veya animasyon seven kimsenin kaçırmaması gereken bir seri. İkinci sezonu heyecanla bekliyoruz. İyi seyirler.

Paylas:
error0
fb-share-icon20
Tweet 20
fb-share-icon20

Efe Sarıtunalı

Çizgi Romanlar üzerine....

Bir cevap yazın