Bilim & Teknoloji

Büyük Patlama Bir Beyaz Delik Mi?

Görsel

Evrenin ortaya çıkmasına sebep olan “Büyük Patlama” bir kara deliğin tersi olan bir “beyaz delik” olabilir mi?

Öncelikle yazıyı uzatmamak ve şişirmemek için artık temel astronomi bilgileri olan Büyük Patlama Teorisi nedir? Kara delik nedir? Nasıl oluşur? sorularının detaylarına girmeden direkt olarak Büyük Patlama ve kara delik arasındaki bağlantıya dikkatinizi çekmek amacındayım. Büyük Patlama Teorisinin tarihi ve gelişimi konusu, nükleosentez, baryonlaşma, tekillik, hafif elementler, olay ufku gibi terimlerin detaylarını Wikipedia ya da diğer kaynaklardan inceleyebilirsiniz.

Büyük Patlama ya da Big Bang, evrenin yaklaşık 13,8 milyar yıl önce aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan meydana geldiğini savunan evrenin evrimi kuramı ve geniş şekilde kabul gören kozmolojik modelidir. İlk kez 1920’li yıllarda Rus kozmolog ve matematikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı fizikçi papaz Georges Lemaître tarafından ortaya atılan ve evrenin bir başlangıcı olduğunu varsayan bu teori, çeşitli kanıtlarla desteklendiğinden bilim insanları arasında, özellikle fizikçiler arasında geniş ölçüde kabul görmüştür.

Bu teoriye göre, halen genişlemeye devam eden evrenin geçmişteki belirli bir zamanda sıcak ve yoğun bir başlangıç durumundan itibaren genişlemiş olduğudur. Modelin iskeleti Einstein’ın genel görelilik kuramına dayanmaktadır.

Büyük Patlamanın Kanıtları

Astronomlar büyük patlama için pek çok kanıt öne sürüyorlar ancak en çok iki tanesi öne çıkmaktadır.

Birincisi; kırmızıya kayma olarak adlandırılan fenomen. Doppler etkisine göre uzaklaşan cisimlerin yaydıkları ışınlar renk skalasında kırmızı bölümde görünürler. Buna kırmızıya kayma denir.  1939 yılında Edwing Hubble uzak galaksilerin yaydıkları ışığın kırmızıya kaydığını keşfetmesiyle galaksilerin birbirlerinden uzaklaştıklarını, dolayısıyla evrenin genişlediğini keşfetmiştir. Bu durum evrenin daha önce tek bir noktadan yayıldığını göstermiştir.

İkincisi ise “kozmik mikrodalga arka plan ışıması, fon ışıması veya fon radyasyonu”.  Eğer evren bir noktadan başlayarak her yöne doğru genişliyorsa Büyük Patlama esnasında ortaya çıkan parçacıklar ışık hızından biraz az bir hızda evrenin sınırına doğru ilerleyerek her yöne doğru ışın yaymalıdır. Bu ışınları da bizim bir şekilde tespit edebiliyor olmamız gerekir. 1964 yılında Amerikalı radyo astronomlar Arno Allan Penzias ve Robert Woodrow Wilson bu dalga boyundaki ışımayı keşfederek 1978 Nobel Fizik Ödülü’nü kazanmışlardır. Daha sonra 1989 yılında NASA tarafından atmosfer şartlarından etkilenmeden doğru ölçüm yapması için bu işe özel olarak gönderilen COBE sondası ilk kez kabaca evrenin bir kozmik arka plan ışıması haritasını çıkardı. 2001 yılında COBE sondası yerine gönderilen WMAP sondası COBE’ye oranla daha ayrıntılı bir resim çıkarmıştır ve günümüzde hâlâ bu resim kullanılmaktadır.

Büyük Patlamaya göre evren ilk anlarında, nükleosentez aşamasından önce çok sıcak, çok yoğun bir enerji bir çeşit plazma halindeydi. Tekillik adı verilen bir tek boyutluluk halindeydi. Tüm evrenin tek boyutlu küçücük bir noktada sıkışmış ve erimiş bir halde olduğunu düşünün. Bu noktadan yayılarak oluşan evrenimiz 13 milyar yıldır yayılmaya devam ederken aynı zamanda kara deliklerden bilinmeyen yerlere akıp gidiyor.

Büyük Patlama Teorisinin aksine kara delikleri çeşitli yöntemlerle daha kolay tespit edebiliyoruz. Onların varlığı konusunda herhangi bir kuşku yok. Nasıl ortaya çıktıklarını ve genel özelliklerini biliyoruz ancak olay ufkundan sonraki bölümde neler oluyor henüz onu tam olarak bilmiyoruz.

Kara Deliğin İçinde Ne Oluyor?

Görsel

Evrenin ilk anlarındaki gibi madde bir kara deliğin merkezinde ışık hızından daha hızlı bir şekilde içeri akarken enerjiye dönüşüyor, sıkışıyor eriyerek bir çeşit plazma haline geliyor olabilir. Aynı şekilde tek boyutluluk yani tekillik durumu ortaya çıkıyor.

Kara delikler, yıldızların süpernova adı verilen bir patlamayla ölümüyle ortaya çıkan uzay zamandaki deliklerdir. Bu delikten ışık dahil etraftaki hiçbir şey kaçamaz. Etraftaki malzeme içeri ışık hızından daha hızlı akarken sıkışır ve eneriye dönüşür. Bu sıkışma o kadar büyük bir olaydır ki; 3 boyutlu evren sıkışarak tek boyutlu hale gelir. Buna tekillik adı verilir.

Bir yıldız bir kara deliğe dönüştüğünde yaklaşık olarak 4 milyonda bir hacme sıkışmıştır. Güneş’imiz bir kara deliğe dönüşmüş olsaydı bu kara deliğin çapı yaklaşık 3 km olurdu. (Kaynak: Wiki.)

Kara deliğin içinde olan olaylar, yani maddenin ışık hızından daha hızlı hareket etmesi, olabilecek en yüksek seviyelerde sıkışması, enerji formuna yani bir çeşit plazmaya dönüşmesi Büyük Patlama anındaki nükleosentezin tersi bir sürece benziyor gibi.

Sonra kara deliğin diğer tarafını düşünün. Şayet tüm materyal başka bir yere akıyorsa diğer tarafta olsaydınız ne görürdünüz? Büyük bir patlama, saçılma, genişleme ve plazma halindeki son derece sıcak ve yoğun bir enerji.

Bizim evrenimizde şu ana kadar bir beyaz delik keşfedilmedi. Görünen uzayda trilyonlarca gökada var. Her gökadanın merkezinde o gökadadaki yıldızların sarmal bir şekilde bir merkez etrafında hareket etmesini sağlayan dev kara delikler var. Bunlardan belki de daha fazla sayıda yıldızsal kara delik var. Ama bir tane bile beyaz delik yok.

Teorik olarak kara deliğin içine akan malzeme başka bir yere gidiyorsa her kara deliğin karşı tarafında bir de beyaz delik olmalı. Bu kadar çok sayıda kara delik olmasına karşın bir tane bile beyaz delik tespit edilememesinin sebebi kara delikten sızan materyalin tüm evrenleri kapsayan daha büyük bir boşlukta yeni bir evren oluşturuyor olması olabilir. Bu durumda her bir beyaz delik diğer tarafta yeni bir büyük patlama demek olabilir. Bizim evrenimizden yeni evrene akan materyalden yeni gök cisimleri farklı nesneler oluşabilir. Bu basitçe camı eritip bir biblo yapıp daha sonra onu tekrar eritip başka bir biblo yapmaya benziyor.

Bu şekilde baktığımızda kara delikler yoluyla bir evrenden sürekli yeni evrenler oluşuyor. Yeni evrenlere sürekli bir malzeme sızması söz konusu. Evrenimizdeki kara deliklerin yeni evrenler oluşturması, tüm evrenleri kapsayan daha büyük bir boşluk içerisinde içten dışa doğru sızarak yayılan bir fraktal desenini andırıyor.

Bir fraktal örneği. Bu örnekte bir birinden sızan bir birine özdeş materyalin nasıl yayıldığı görülüyor.
Görsel

Diğer yandan bizim evrenimizde Büyük Patlamanın bir merkezi yok. Büyük Patlamaya göre uzaydaki tüm materyal tek bir noktadan çıkıp etrafa yayıldı. Ama bu başlangıç noktası ile ilgili bir bulgu yok.

Yine kara deliklere baktığımızda, kara deliklerin evrendeki en uzun ömürlü gök cisimlerinden olmalarına rağmen bir süre sonra Hawking ışınımı ile ortadan kalktıkları düşünülüyor. Yani Büyük Patlamadan bir süre sonra delik kapanmış olabilir.

Hem büyük patlama teorisi hem de kara delikler ile ilgili hâlâ bilinmeyen pek çok konu var. Bilim ve teknoloji geliştikçe uzaya bakış açımız da gelişiyor ve değişiyor. Bilim insanları bu konularla ilgili yeni teoriler geliştiriyorlar.

Bizim gibi bilim ve kurgu meraklıları için her yeni gelişme her yeni buluş zihnimizde ve hayal gücümüzde yeni ufuklar açıyor. Bu gelişmeleri konuşmak ve yorumlamak bize zevk veriyor.

Siz ne dersiniz?

Paylas:
error0
fb-share-icon20
Tweet 20
fb-share-icon20
Özkan Bavlı

Özkan Bavlı

Su ürünleri mühendisi, yazılımcı, tasarımcı, fütürist, yazar. Bilim ve teknolojiyi takip ederim, geleceğin dünyasını hayal etmeye çalışırım.

Bir cevap yazın