Oksijen: Tek Mekanlı Netflix Filmi
Netflix sanırım son zamanlarda senaryo seçimini ya kendisi yapmıyor ya da senaryoları tamamen okumayı bıraktılar. Önceden çok nadir gördüğümüz ortalama üstü filmler sanki bu aralar biraz artmaya başladı. Oksijen, son zamanlarda özellikle bilimkurgu alanında Netflix filmleri arasında en iyilerden biri diyebilirim. Daha önce burada iBoy ve Outside The Wire gibi çerezlik filmler üzerine konuşmuştum ama Oksijen bunlara çok uymuyor.
Bilimkurgu ve fantastik yapımlarında dikkat edilmezse ekranda beğeni kazanmak oldukça zor oluyor. İyi örneklerin oldukça iyi ancak az, kötü örneklerin ise oldukça fazla olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Fakat Oksijen’i kötülerin içine koyamam; neden diye soracak olursanız buyurun şöyle devam edelim.
İlk Bölüm
Filmin ilk yarısında karakterimiz gibi biz de her şeyden habersiz ve hiçbir şey anlamayarak sıkışmış durumdayız. Burada başrol oyuncumuz Mélanie Laurent hafızasını geri kazanmaya çalışıyor. Aslında bu durum izleyiciler için sıkıcı olabilir fakat ben keyif aldım. Fikir oldukça hoşuma gitti. Çünkü bilimkurgu filmlerinde klasik hareket olan, ileri bir teknoloji ile tanışıyoruz. Bu teknolojileri bir bilgi yumağı şeklinde vermekten ziyade karakterimizin hatırlamaya çalışması-sorgulaması ile öğreniyor ve biz de aldığı cevaplardan nasipleniyoruz. Böylece hem filmin sonu için fikir üretebiliyoruz hem de yavaş yavaş olayın içine çekiliyoruz. Böyle ayrıntılı bahsedince filmi mükemmel bulmuşum gibi geliyor ama o kadar iyi bir film değil. Dediğim gibi ortalama üstü seçeneklerinden sadece biri.
Oksijen: Tek Mekânlık Bir Netflix Filmi
Filmin beğendiğim iki kısmı var: Bunlardan biri, filmin tek mekânlık olması ve gayet başarılı bir şekilde bunun üstesinden gelinmesi. Coherence ve Man From Earth gibi tek mekanda geçen filmlerden hoşlanıyorsanız Oksijen’i izlerken kesinlikle keyif alırsınız. Beğendiğim diğer şey ise ana karakterimizin mesleği gereği fareler üzerinde yaptığı deneylerin, kapalı kaldığı kapsülde klostrofobik halüsinasyonlar ile ona geri dönmesiydi.
Başrol oyunculuğu ise o kadar şaşırtıcı değil ama filmin gerilimi bunu kaldırıyor diyebilirim. Filmin sonuna doğru bahsedilen birkaç teknoloji ise biraz gökten inme şeklinde olmuş.
İkinci ve Son Bölüm
Film baştan sona ciddi bir gerilim veriyor. İkinci bölümde klostrofobik detaylardan daha çok bilimkurgu öğelerine geçiş yapan film daha keyifli olmaya başlıyor. Spoiler vermemek için detaylardan bahsedemiyorum ama yönetmen gerilim kısmını kullanıp izleyiciyi ciddi plot twistlere itiyor. Tabii ki bu yanılsamalar filmin sonunu bizler için keyifli hale getiriyor.
Genel olarak filmi beğendiğimi söyleyebilirim. Başlarda birkaç farklı görüşüm olsa da sonu ile ilgili tahminlerim pek tutmadı. Bir yerden sonra tabii ki sonuna dair bazı şeyler oldukça net ama filmin başı ve sonu birbirinden oldukça farklı diyebilirim. Bu da bana keyif veren bir durum oldu. Oksijen, Netflix yapımları arasında oldukça sürükleyici bir film olarak izleyicinin karşısına çıkıyor.