Kitap Listesi

Ütopya Okumalarınıza Yardımcı Olacak Beş Kitap

“En sevdiğiniz bilimkurgu türü nedir?” diye sorsak çoğunuzun cevabı ütopya yerine distopya olurdu. Ya da olabilirdi. Zira Fahrenheit 451, 1984, Cesur Yeni Dünya gibi hepimizi duyduğu/okuduğu eserler bu türe başlangıç kitapları arasında sayılıyor. Çok başarılı kitaplar olmalarına rağmen tür olarak distopya başlığı altında değerlendirilmeleri bu konudaki en büyük yanlış. Distopya bilimkurgunun bir alt türü değildir. Sosyal bilimkurgu türü içerisinde kullanılan bir yöntem, temel alınan toplumsal yapı örneğidir. Tarihsel olarak bakıldığında distopya kelimesinin ilk kullanımı ve kullanılma amacı toplum düzenine ve sosyal hayatın dengesizliklerine dikkat çekmekti. Yani edebi bir amaçla türetilmemiş ve kullanılmamıştı. Haliyle bundan sonra baştaki soru size sorulduğunda cevabınız sosyal bilimkurgu olursa, ortamlarda bir sıfır öne geçebilirsiniz.

Distopya kelimesinin anlam olarak ütopyanın tersi olduğunu söylemek pekala mümkün. Hayal bile edemeyeceğimiz sosyal problemlerin ve totaliter bir yapının yer aldığı metinler distopya olarak sınıflandırılabilir. Edebi olsun olmasın. Peki ama ütopya ne? Kelime anlamı bakımından “yok yer” anlamına gelen ütopya anlatıcılığı, ideal devlet ve yönetim yapılarına yer veren bir alan. Bir ütopyada genellikle herkes eşittir, toplumun refahı ön plandadır ve insanlar gerçek manasıyla özgürdür. Bireyler arasında ayrımcılık yoktur ve sosyal statüler iktidara yakınlığa değil liyakate bağlıdır. Gelir eşitsizliği yoktur zira ortada para hırsını gerektirecek bir ekonomik yapı yoktur. Doğaya ve çevreye saygı ön plandadır, tıpkı herkesin inanç konusunda özgür olması gibi. Bu yazıda da bu alanda hep duyduğunuz ama okumadığınız ya da duymadığınız belli başlı ütopyalardan örnekler vereceğim. Hem bu alanda ne gibi çalışmalar yapıldığını öğreneceğiz hem de fazla bilgi göz çıkarmaz.

Utopia – Thomas Moore

Herhangi bir şekilde ütopya yazınından bahsederken türe adını veren eserden bahsetmemek olmaz. Thomas Moore tarafından 1516 yılında yazılan eser, kendisinden sonra yazılacak her ütopik anlatının ana hatlarını belirliyor. Hikayede Ütopya olarak bilinen bir ada ülkesine seyahat eden bir denizcinin anılarını okuyoruz. Refah düzeyi, toplumun her kesiminde üst düzeyde olduğu bu ülkede, sınıfsal farklılar yok gibidir. Kral ve köylüler arasında maddi yönden adaletsizlik olmadığı gibi yönetim totaliter bir özellik göstermemektedir. Herkesin herkesle eşit sosyal hak ve özgürlüklere sahip olduğu gerçek bir hayal ülkesi.

Geçmişe Bakış – Edward Bellamy

Sosyalist bir toplum düzeninden bahseden eser, zamanda yolculuk mantığı ile kurgulanmıştır. Anlatıcının bir çeşit uykuya dalması ile başlayan hikaye 1887 yılından 2000 yılına yapılan bir yolculuktur aslında. Bilinen ütopya temelleri üzerine kurgulanmasının yanı sıra işçi sınıfının da en çok korunup gözetildiği eserlerden biri olarak gösterilebilir. Ayrıca Edward Bellamy’nin kitapta bildiğimiz anlamdaki kredi kartlarına benzeyen ödeme yöntemi ile ilgili aktardıkları, bir çeşit kehanet olarak sayılabilir. Zira bildiğimiz anlamda ilk kredi kartı 1950 yılında kullanıldı.

Ekotopya – Ernest Callanbach

Ütopya anlatıcılığı konusunda sıradışı bir eser var sırada. Genellikle ütopya yazını toplumsal hayat ve yönetim mekanizmaları ile ilgilidir. Ancak Callanbach’ın Ekotopya adlı kitabında farklı bir yaklaşım göze çarpıyor. Ekolojik hayatı benimsemiş ve bunu el üstünde tutan bir toplumu okuyoruz. Yenilenebilir bir yaşam tarzı ve doğanın devamlılığına dikkat çekilen bir eser. Ekolojik temelli bilimkurgu kitapları okumayı sevenlerin mutlaka okuması gereken ve genel geçer siyasi ve sosyal anlatıların dışında okuma yapmak isteyenler böyle gelsin.

Kadınlar Ülkesi – Charlotte Perkins Gilman

Feminizm düşüncesinin doğru ve anarşizm yanlı bir anlatısı olarak okunabilecek bir eser. Anarşizmden kastım kitabına uygun olanı, şiddet eylemlerini merkeze alan barbarlık değil. Ütopya yazıcılığı ya da toplum mimarlığı düşüncesinin erkek egemen literatüründe, kadın düşüncesinin en başarılı örneklerinden biri Kadınlar Ülkesi. Belki okumaya başladığınız ilk başlarda biraz zorlanabilirsiniz. Ancak bunun sebebi kitabın sıkıcı olması değil, feminist ideoloji açısından zengin içeriğinden kaynaklanıyor. Yani eser nihayete erdiğinde medyatik feminizmden gerçek feminizme doğru evrilmeye başlayabilirsiniz.

Ada – Aldous Huxley

Yazının başında örnek verdiğim Cesur Yeni Dünya’nın yazarından başarılı bir ütopya metni. Yazdığı eserlerde teknolojik ilerlemenin insanın manevi hayatında zayıflamalara neden olacağını düşünen yazar Ada adlı kitabından buna çok iyi bir çözüm bulur. Eserinde Budizm düşüncesine yer vererek, kitaptaki topluluğun iç huzura verdikleri önemi simgeleştirmeyi başarır. Yani Pala adası sakinleri toplum düzeni ve sosyal adaleti bir bakıma Nirvana’ya ermekte ve kişisel mutlulukta bulur.

Genellikle stresli, karanlık, insanın canını sıkan ve yaşadığı zaman dilimiyle kıyaslama yapmasını sağlayan distopya temelli eserler, ütopik anlatılardan daha fazla tercih ediliyor.

Paylas:
error0
fb-share-icon20
Tweet 20
fb-share-icon20
Zülfikar Yamaç

Zülfikar Yamaç

Beş yılı aşkın bir süredir kitap mağazalarında çalışıyor. Hemen hemen aynı zamandan bu yana çeşitli internet sitelerinde ve dergilerde kitap inceleme ve eleştiri yazıları yazdı, yazmaya devam ediyor. Bilimkurgu kitapları ile arası iyi. YouTube işlerine de bulaştı. Bilimkurgu Sözlüğü yazıyor, ne zaman biter bilinmez.

Bir cevap yazın