Kitap İncelemeleri

Mete Okyay – Donuk: Bir Yerli Bilimkurgu Kitabı

Geçtiğimiz günlerde elime Mete Okyay tarafından kaleme alınan Donuk isimli öykü kitabı geçti. Yerli bilimkurgu eserlerinde son zamanlarda oldukça fazla artış var. Kitabın arka kapağı konusu itibariyle beni biraz heyecanlandırdı.

Tek bir öyküden oluşan kitap aslında ‘fena değil’ diyebileceğim yerlere sahip fakat yazım hataları ve öykünün yapısal sıkıntıları bunların çok önüne geçmiş. Kitap bir editörün elinden geçti mi bilemiyorum ama geçtiyse yayınevinin acilen editörünü değiştirmesini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Ağır bir girişe sahip olan Donuk, girişte yaptığı yer yer felsefi göndermeler ile aslında ilgi çekici duruyor fakat cümlelerin yavanlığı ve referans eksikliği okurken fark ediliyor, üstüne bir de yukarıda bahsettiğim hatalar eklenince girişte okuyucu biraz yoruluyor.

Aslında güzel bir konu yakalayan yazar Mete Okyay, kitabın sonlarına doğru olay örgüsünü oldukça kalabalıklaştırıyor. Bu da dallı budaklı hale gelen olay örgüsünün çıkmaz sokaklarında okuyucunun kaybolması neden olmuş.

Hikâyeden bahsedecek olursak bir Post-Apokaliptik evrendeyiz diyebiliriz. Dünya’da kaos hakim ve zenginler bu kaos geçene kadar kendilerini uyutup yapay zekanın oluşturduğu ve yönettiği bir dünyada hayatlarına devam ediyor. Buraya kadar bir sorun yok fakat hikâyeye birden var olan zamandan 60 yıl öncesinde yaşayan dört insan bu yapay dünyaya giriyor. Bu girişi tam olarak nasıl ve hangi teknoloji ile sağladıkları ise bir muamma. Tüm hikâyeyi değiştiren bu kişilere ise tam olarak ne olduğunu yine öğrenemiyoruz. Yapay dünyanın içinde bir kod hatası olarak yer alan dört kişi tüm hikâyeyi değiştiren ve çevreleyen bir unsur, fakat olay örgüsü oraya yöneldiğinde daha bir üst dil kullanmış yazar ve yaptığı metaforlar ile geçiştirmiş diyebilirim.

İşte bu karakterlerin gelişi ile olay örgüsünün kargaşasını yaratan yazar bir çıkarım yapabilecek iken kargaşaya devam ediyor. Belki kitabı uzatma çabası içinde kalmış olabilir diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım.

İlk Kitap: Mete Okyay – Donuk

Kitap içindeki aksiyon sahneleri ise beklentinin oldukça altındaydı. Hem bahsini ettiğim anlatım tarzına hem de minik bir aksiyon sahnesine örnek bir bölüm paylaşmak istiyorum:

“Tüm holografik takip ekranları devre dışı kalmıştı ve girişteki güvenlik görevlilerini göremiyorlardı. Kontrol merkezinden çıkıp ana koridora bağlanan diğer bir koridorun köşesinde sessizce bekliyorlardı. Kimse gelmedi. Birbirlerine baktılar ve kararlı bir şekilde ana koridordan çıkışa doğru yönlendiler. Çıkışa geldiklerinde güvenliklerle burun buruna geldiler. Markus yüksek akım silahı ile her iki güvenliği de vurdu. Arkalarına bile bakmadan koşarak cadde çıktılar. Koşuyorlardı.

Epey uzaklaştıktan sonra artık yürüyorlardı. “Şimdi ne yapacağız?” dedi Ksandra, sesi titreyerek. “Bilmiyorum” dedi Markus, “bilmiyorum.” Kredisizler merkezinden ayrılmadan önce yanlarına aldıkları sırt çantaları yiyecek ve içecek doluydu. Yürümeye devam ettiler.”

Hikâyenin devamlılığı oldukça sıkıntılı. İhtiyaçları dahilinde “sırt çantalarında su ve içecek doluydu” gibi durum ile sürekli karşılaşıyoruz.

Kitap içerisindeki geçişler ise bence en büyük problemlerden biri. Bir karakter ile ilgili bir şey okurken bir anda başka bir karakterin bölümüne geçiyoruz bunların ayrımı ve bölümlenmesi eksik veya yapılmamış diyebiliriz. Yer yer anlatım tarzı bile ciddi değişiklikler geçiriyor. Tüm bunlar bir araya toplayınca arka kapakta oluşan beklentimi kitabı okurken yitirdiğimi söylemek durumundayım.

Kitap bir editörün elinden geçmiş olsa ve sonlara doğru biriken kargaşa biraz eksiltilse ve iyi bir sonuca bağlansa ilk kitap olarak fena sayılmaz diyebilirdim ama ciddi eksiklikler kitabı kötü bir hale getirmiş.

Donuk üzerine daha ne söyleyebilirim bilmiyorum. Ortada iyi bir fikir var belki yazar üzerinde biraz daha çalışsa ve bir editörün elinden geçse ortaya çıkacak olan eser şahane olabilir. Umarım Mete Okyay yazmaya ve üretmeye devam eder ve birçok yeni eseri ile karşımıza tekrar çıkar.

Paylas:
error0
fb-share-icon20
Tweet 20
fb-share-icon20
Mehmet Fatih Balkı

Mehmet Fatih Balkı

1993 İstanbul doğumlu. Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Eğitim öğretim hayatı boyunca birçok bilimsel proje içerisinde bulundu. Çevre üzerine yaptığı projeler ile Türkiye ve bölgesel dereceler kazandı. 2015 yılından beri fanzin okuru ve emekçisidir. 2016 yılında Parantez İçi Fanzin 2018 yılında ise Lagari Bilimkurgu fanzinlerini çıkarmaya başladı. Lagari Bilimkurgu adı altında Yerli ve uluslararası bilimkurgu yazarların işlerini fankit ve fanzin olarak yayınladı. Şu an yayınlanmış bir fankiti bulunmaktadır. Fanzin tarihi üzerine araştırmaları halen devam etmektedir. Elindeki yerli ve uluslararası fanzin arşivlerini bir gün "Fanzin Müzesi" adı altında sergilemeyi hayal etmektedir.

Bir cevap yazın