Genel

Bize Bir Katil Lazım: Sosyolojik Bir Deney

Size de bir katil lazım mı? Açıkçası şu sıralar ihtiyacım yok. İyi ama neden bir katile ihtiyacımız olsun ve bir katil, insana nerede lazım olur? Bu soruya verilebilecek en güvenli cevaplardan bir tanesi “tiyatro sahnesinde” şeklinde olabilir. Ne de olsa sizin dışınızda gelişen olayları, ücretini ödeyerek hak kazandığınız koltuğunuzun sağladığı rahatlıkla seyrediyorsunuz. Ama bu her zaman böyle midir? Atilla Ate Athenrio imzalı Bize Bir Katil Lazım, bu düşüncenin yerle bir olduğu bir kitap.

Açık konuşayım, kitabı elime aldığım ilk anda klasik bir polisiye ile karşılaşacağımı düşündüm. Birileri öldürürken birileri de yakalayacaktı, katiller ve polisler olacaktı. Ancak okumaya başladıkça anladığım ve sevindiğim üzere kitap kesinlikle klasik polisiye tanımının dışında. Hatta sosyal bir deney, sosyolojik bir kuramın ispatı olan bilimsel bir çalışmanın kurgu hali olarak dahi düşünebiliriz.

Sahnedeki Yabancılar

Hikayemiz isimsiz bir anlatıcının şehrin sokaklarında kafasında envai çeşit düşünce ile dolandığı sıralarda başlıyor. Bir süre sonra ne yapacağına karar veremiyor ve farkına varmadan geldiği tiyatro binasında hangi oyunların sergilendiğine göz atıyor. Programda yer alan “Bize Bir Katil Lazım” adlı oyun ilgisini çekiyor ve bir bilet alıp, vakit öldürmeye karar veriyor. Plansız gelişen bir hadise neticesinde oyunun sergileneceği salondaki koltuğuna kuruluyor ve oyunun başlamasını bekliyor.

Şimdiye kadar beklenmedik hiçbir şey olmadı.

Bir süre sonra sahne aydınlanır ve oyunun yazarı olduğunu söyleyen Kenan diye birisi karşımıza çıkar. Seyirciye hoş geldiniz dedikten sonra oyundan bahsetmeye başlar. Sadece bir defa sahnelecek bir oyun olduğunu ve oyuncuların da daha evvel hiçbir sahne tecrübesi olmadığını söylemesi ile işler ilginç bir hal alır. Hatta oyuncular gerçek hayatta hiç bir araya gelmemiştir ve birbirlerini de tanımamaktadır. Tam bu noktada “acaba altından nasıl bir şey çıkacak” diye düşünmeye başladım ya da başladık. Tiyatro gibi genellikle anlık görsel etkileşimden oluşan sahneleme yöntemi için alışılmadık bir yaklaşım olduğunu söylemek gerek.

Bize Bir Katil Lazım ve Dark İstanbul serisinin diğer kitapları.

Kenan takdim ettikçe oyuncular izleyici bölümündeki koltuklarını terk eder ve sahnedeki yerlerini alır. Bir takım hazırlıklardan sonra oyunun başlayacağını söyleyip sahne arkasına geçerler. İzleyici -ve okuyucu- fark edilir bir başlangıç, alışıldık bir giriş beklerken korkunç bir çığlığa tanık olur. İşte tam bu noktadan sonra olaylar raydan çıkar. Oyunun yazarı Kenan sahnenin arkasında ölü bulunur. Tiyatro izlemeye -okumaya- gelmiştik fakat beklenmedik bu cinayet her şeyi alt üst eder.

Bize Bir Katil Lazım: Sosyal Hayatın Önyargıları

Açıkçası okumadan önce sıkılır mıyım diye düşündüğüm bir metindi, yalan yok. Ancak tam tersine, elimde polisiye olarak sınıflandırmak istemeyeceğim bir kitap var. Daha ziyade bizi, kendi gerçekliğini izleyemeye çağıran deneysel bir girişim ile karşı karşıyayız. Her gün onlarca kez icra ettiğimiz ancak farkında olmadığımız önyargılarımıza tokat gibi bir cevap vermesi, kitabı burada anlatmama sebep oldu.

Bu site üzerinde yayınladığımız metinlerin ortak noktasının bilimkurgu olması bizim için önemli. Adı üstünde Lagari Bilimkurgu. Kapsam olarak farklı mecralara kaymamaya dikkat ediyor. Bilimkurgu ve benzer çerçevede yazılar üretiyoruz. Buna karşın Bize Bir Katil Lazım, bu sitenin odağının uzağında gibi görünse de sosyolojik açıdan aslında bir hayli yakın.

Alıştığımız anlamda bir bilimkurgu anlatısı olmasa da sosyal bilimkurgu sahasında ilgilenilebilecek bir yapısı var. Tiyatro sahnesinin tek seferlik oluşu onu, hayatın tekrarlanamaz anlarında yaşadıklarımıza dair bir kadraja dönüştürürken, homo sapiensin karar verme/itham etme eğilimlerini de gözler önüne seriyor. Ortada öldürülmüş birisi varsa o zaman katil de vardır ve hemen birilerine katil gözüyle bakmaya başlarız. Neden? Çünkü en kolayı bu. Çünkü gözle görünen gerçekler kadar, duyulan gerçeklerin yani birebir tanıklıkların olmadığı anların bile bizce kesin bir sorumlusu, katili vardır.

Bilimkurgunun tek işlevi yüksek teknolojiye bağlı gelişmeleri, gelecek zamanda okura aktarmak değildir. Var olan hayatın birçok kademesinde bilimkurgu, sosyal yaşantımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Bize Bir Katil Lazım, bu anlamda en sevdiğimizin türün, uzak kuzeni olarak okunabilir.

Bize Bir Katil Lazım: Sona Gelirken

Karakter anlamında, bir iki detay özellikle ilgimi çekti. İlki sahneye en son dahil olan komiser tiplemesi. Aslında tipleme değil de gerçeğin ta kendisi. Adaletin yerini bulmasını sağlamakta aracı olan kolluk güçlerinin kutsallığı yerine çürümüşlüğü birçoğumuzun bildiği ve paylaştığı bir gerçek. Çıkar çatışmalarında kendi payını almak isteyen, küçük “girişimci” denebilecek komiserlik müessesinin elinde olan sınırlı otoriteyi nasıl cahilce kullandığının en güzel örneklerinden biriydi. Bir diğer nokta da her bir karakterin itirafta bulundukları pasajlar. Bir yerlerde yaşandığına emin olduğumuz ancak gözden kaçan detaylarla aktarılmış, etkileyici bölümlerdi.

Kitap her ne kadar konu bakımından ilgi çekici olmuşsa da tasarım anlamında beni tatmin etmedi. Dark İstanbul Yayınları etiketi ile piyasada yer alan kitap, yayıncısı tarafından benimsenmiş belli bir formatta hazırladığı bir kapak tasarımına sahip. Bu noktada bir problem yok, mantık güzel. Ancak ön kapakta yer alan kesik kafa imgesi yerine daha yaratıcı bir görsel ile karşılaşmayı beklerdim. İlk akla gelenin sıradanlığından uzaklaşılması gerektiğini düşünüyorum. Bunun yanında imlâ konusunda da yer yer basit hatalarla karşılaşmak hoş olmadı. İlerleyen kitaplarda mutlaka bunların önüne geçilecektir.

Dark İstanbul yeni bir oluşum. Fantastik, korku, polisiye ve bilimkurgu alanında yayınlar hazırlıyorlar. Açıkçası daha fazla bilimkurgu metni ile karşılaşmayı beklediğim, ilgimi çeken bir girişim. Umarım alt kültür dediğimiz bu türlere ait daha fazla kitabı okuyucu ile buluşturmayı başarırlar.

Kitaba bakmak isterseniz araştırdığımda en uygun şuradan ulaşabilirsiniz.

Dark İstanbul serisinin diğer kitapları
Paylas:
error0
fb-share-icon20
Tweet 20
fb-share-icon20
Zülfikar Yamaç

Zülfikar Yamaç

Beş yılı aşkın bir süredir kitap mağazalarında çalışıyor. Hemen hemen aynı zamandan bu yana çeşitli internet sitelerinde ve dergilerde kitap inceleme ve eleştiri yazıları yazdı, yazmaya devam ediyor. Bilimkurgu kitapları ile arası iyi. YouTube işlerine de bulaştı. Bilimkurgu Sözlüğü yazıyor, ne zaman biter bilinmez.

Bir yanıt yazın