Ay’daki Adam: Çılgın Bir Yolculuk
Ay’daki Adam üzerine bir şeyler söylemeden önce son zamanlarda dikkatimi çeken yayınevi sanırım Fihrist Kitap oldu. Neden diye soracak olursanız hem bilimkurgu edebiyatının ilk örneklerini basmaları hem de bu kitapların yanında yerli bilimkurgu yazarlarına sundukları fırsatı çok değerli buluyorum.
Fihrist Kitap, Ütopya – Distopya – Bilimkurgu başlığında başladıkları bu seri aslında bir hayli önemli. Çünkü bastıkları kitapların birçoğu dilimize ilk kez çevriliyor. Kitapların içinde hem yazar hem de kitap hakkında bilgileri de görünce oldukça başarılı bir girişim olduğunu düşünüyorum.
Bahsini edeceğim kitap ise serinin ikinci kitabı Ay’daki Adam. Yazarı Francis Godwin size olduğu gibi benim içinde çok tanıdık bir isim değil. Fakat oldukça çekici bir hikâyesi var. En dikkat çekici durum ise Jonatham Swift ile olan akrabalığı. Hatta Güliver’in Gezilerini yazarken amcası Francis Godwin’in yazdığı Ay’daki Adam öyküsünden esinlendiğini söyleyenler bile var.
Francis Godwin tıpkı babası Thomas Godwin gibi bir piskopos. Oxford Üniversitesinde eğitim görüyor. Papazlık ve papaz yardımcılığı gibi işlerinin yanında alanını üzerine doktora yapmayı ihmal etmiyor. Asıl ünlü olduğu “İngiliz Piskoposları” isimli kitabını 1601 yılında yayınlamış. Bu çalışma onun yükselmesine oldukça yararlı olmuş sonraki yıllarda piskoposluğu getirilip 1633 yılında vefat etmiştir. Godwin baktığınızda klasik kiliseye hizmet eden bir din adamı profili var. Fakat aynı zamanda çağdaş bir yazar. Çünkü yazdığı kitapta dönemin bilimsel gelişmelerini öykü içerisinde tartışıp aklına yatanları söylemeyi ihmal etmiyor. Kitap muhtemelen 17. Yüzyılın ilk çeyreğinde yazıldı. Ve Godwin’in vefatından kısa süre sonra basıldı.
Ay’daki Adam: Yolculuk Başlıyor
Kitabın orijinal adı Domingo Gonsales’in Ay’a Sıra Dışı Yolculuğu. Domingo oldukça ilginç bir adam aslında bir nevi Godwin’in kendisi diyebiliriz. Ticaret amaçlı çıktığı bir yolculukta yaşadıkları bir kaza onu bir adaya götürüyor. Bu ada ve daha sonra yapacağı yolculuk ile gittiği Ay aslında ilginç iki nokta. İlk Ütopya tasvirini ada üzerinde yaptığını görüyoruz. Çünkü tüm imkânlar ihtiyaçları doğrultusunda bulunuyor. Daha sonra bu adada bir kuğu sürüsünü kölesiyle arasında eşya getirip götürmesi için eğitiyor. Tabi ki bu fikir daha ileriye yani kendisini taşıtmasına varması çok sürmüyor. Bir iki deneme sonrasında sıkıntısız bir uçuş yapabilen Domingo büyük bir icat yaptığını düşünüyor –ki sonuna kadar haklı. Adaya gelen başka bir ticaret gemisi ile kurtuluşa giderken yaşanan bazı durumların sonucunda kuğularıyla kaçmak zorunda kalıyor ve sürekli daha yükseğe giden kuşlar bir süre sonra Dünya’dan uzaklaşıyor ve 12 günün sonunda Ay’a varıyor. Bu yolculuk sırasında Dünya merkezli Güneş sistemini hatta Kopernik’in Güneş merkezli sistemini, Dünya’nın ve diğer gezegenlerin hareketleri üzerine düşüncelerini görüyoruz. Dünya merkezli Güneş sistemi hala tamamen reddedilmediği bir dönemde bu fikri saçma demeyi ihmal etmemesi oldukça keyifli.
Gonsales’in yolculuğu sona erdiğinde Ay üzerine söylenen birçok şeyin yalan olduğu ortaya çıkıyor. Aslında büyük Ay üzerinde büyük bir deniz olduğunu görüyoruz. Ve oranın halkı adalar üzerinde bir yaşam sürüyor. Ay’ın karanlık yüzü ise çorak topraklar. Ay insanları ise oldukça uzunlar birçoğu 3-4 metre uzunluğundayken bazıları 8-10 hatta 30 metre olanları bile görüyoruz. Ay ve Dünya arasındaki zaman farkına bile değinen Godwin oldukça iyi düşünen ve günün gelişmelerini takip eden bir kişi olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz.
Ay üzerinde yaşanan olaylar ve Gonsales’in geri dönüp bu tüm yaşadıklarını anlatıp kazanacağı ünün tutkusuyla bir dönüş yolculuğu başlıyor ve 9 dünde Dünya’ya ulaşıyor. Yolculuğun kısa sürmesinin sebebi ise Ay’ın ve Dünya’nın çekim kuvvetlerinde olan farklılık.
İlginç Bir Adam: Francis Godwin
Sizlerde baktığınızda 1600 yıllarında yazılan bu kitap aslında hiç de fena değil. Fantastik öğelerin de yer yer olduğu kitabı ben sevdim. Çeviri kısmına değinmeden geçmek olmaz. Öncelikle Çevirmenin yazdığı önsözü oldukça beğendim. Hem eser hakkında hem de Francis Godwin hakkında iyi bilgiler var. Hikâye kısmındaki çeviri için net bir şey söyleyemem. Eserin orijinalini okumadım ama bazen ufak tefek kopukluklar gözüme çarpmadı değil. Fakat Eray Karakoç ve Fihrist Kitap hem basım hem de ortaya koyulan esere baktığınızda şahane bir iş ortaya koymuşlar diyebilirim. Kitap ilginizi çektiyse şuradan ulaşabilirsiniz.