Uzay Kâşifi: Astroneer
Astroneer, System Era Softworks tarafından geliştirilmiş. Oyun, 2019’da tam olarak piyasaya girmeden önce Aralık 2016’da erken erişimle piyasaya sürüldü. Türkçe dil desteği ile Türkiye oyun pazarına çıktı, ayrıca İngilizce olarak hazırlanmış bir de Gamepedia’sının yanı sıra oyun içinden ulaşabileceğiniz bir kılavuz olan Astroped bulunmakta. “Unreal Engine 4” oyun motoruyla geliştirilen oyunun tasarımcısı Jacob Liechty.
Uzay ve keşif temalı olan bu oyun No Man’s Sky kadar geniş ve büyük bir keşif imkânı sunmuyor. Benzeri olan Eve Online veya Elite Dangerous gibi ciddi ve çok oyunculu bir oyun da değil. Astroneer’ın bize sunduğu imkânlar birbirinden farklı 7 gezegenden oluşan tek bir güneş sistemi. Her gezegenin farklı bir zorluğu ve sağladığı avantajları bulunmakta. Gezegenlerin yanı sıra uydularına da inip oraları da keşfedebiliyoruz.
Oyunun geçtiği zamana gelecek olursak, Astroneer 25. Yüzyılda “Galaksiler Arası Keşif Çağı” olarak adlandırılan bir zamanda geçmekte. Bizim amacımız ise bulunduğumuz güneş sistemindeki gezegenleri tek başımıza veya eşli olarak (en fazla 4 oyuncuya kadar) keşfedip gezegenlerin zorluklarının üstesinden gelmeye çalışmak. Her gezegenin kaynakları yer altında veya üstünde olabiliyor. No Man’s Sky’da bize sunulan uzayda serbestçe dolaşma gibi olaylar maalesef yok.
Oynanış
Astroneer’a başlarken her oyunda olduğu gibi öğretici modu bulunmakta. Ancak dilerseniz bu moda girmeden direkt oyunun dünyasına da dalabiliyorsunuz. Minecraft oyunu gibi Astroneer’in bize sunduğu her gezegen bir önceki oyununuzdan farklı olarak otomatik oluşturuluyor. Oyunun başında oluşturduğumuz karakterlerin uzay elbiselerini ve renklerini düzenleyebilme imkânımız da bulunmakta. Bu uzay kıyafetlerini ve renklerini oyunda elde ettiğimiz başarılarla açabiliyoruz. Her şeyi ayarladıktan sonra oyuna daha doğrusu gezegenimize iniş yapıyoruz.
Astroneer’da gezegenimizi keşfetmeye başladığımızda topladığımız kaynaklarla bir üs bölgesi kuruyoruz. Oyunun başında bize verilen 3D yazıcı sayesinde oyunun başlangıç kısmını rahatlıkla atlatabiliyoruz. Oyunda bulunan tüm araçları ve kullanacağımız aletleri 3D yazıcılar ile oluşturuyoruz. Başlarda her şey düzenle ilerliyor ama bir yerden sonra üssümüz platform ve makine yığını haline geldiği için ortalık biraz karışabiliyor.
Oyunun başlarında en büyük sıkıntılarımız oksijen, enerji ve depolama oluyor. Oksijen sorununu gezegenden topladığımız materyalleri kullanarak ürettiğimiz “zincirleri” üssümüze bağlayarak çözebiliyoruz. Bu sorunu çözmek için başka yollar da mevcut ama bu zincirler sayesinde gezegenin üstünde veya mağaralara indiğimizde kaybolma ve oksijensizlikten ölme riskimizi ortadan kaldırmış bulunuyoruz.
Depolama sorununu ise oyunda geçirdiğiniz 1-2 saat sonrasında topladığımız kaynaklarla ürettiğimiz Traktör veya Rover tarzı araçlar ile çözebiliyoruz. Bu araçları araştırıp, üretene kadar biraz hamallık yapıyoruz.
Enerji problemi ise başlangıçta üsse kuracağınız birçok küçük jeneratör ile çözülebilir. Ya da gezegen üzerinde bulduğunuz materyaller sayesinde çözebilirsiniz. Bu ikinci kısımda bahsettiğim durum ise tamamen şansa bağlı.
Gezegenlerin Keşfi
Farklı gezegenlere gitmek için bize hazırda bir roket verilmiyor. Kendi emeğimizle roketimizi ve yakıtlarımızı üretip keşiflere çıkıyoruz. Tabii oynanışa göre tek bir gezegende kalınabilir ama her gezegenin farklı bir kaynağı bulunmakta. Bunları kullanabilmek için o gezegene gitmemiz gerekiyor.
Yukarda bahsettiğim gibi her gezegenin farklı bir zorluğu bulunuyor. Bu zorluklardan en basit olanı ise yeryüzü katmanının sertliği. İlk indiğimiz gezegenin katmanı yumuşak bir katmanda oluşuyor, bu yüzden elimizdeki matkap ve toplama aletiyle rahatça kazı yapıp kaynakları toplayabiliyorsunuz. Ancak farklı gezegenlere ulaştığımızda ana gezegenimizden daha sert bir katmanla karşılaşıyoruz. Bu da bizim kazı yapmamızı ve o gezegenin kaynaklarına ulaşmamızı zorlaştırıyor.
Grafikler ve Müzikler
Bir oyunun en can alıcı noktası grafikleri ve tabii ki müzikleridir. Hikayesi olmayan ve özellikle de keşif üzerine kurulu bir oyun olan Astroneer sahip olduğu grafikleri ve müzikleriyle bu açığı kapatmaya çalışmış. Oyunun grafikleri No Man’s Sky’a oldukça benziyor. Müziklerin atmosferle uyumu oyunu oynarken aynı zamanda rahatlamanızı sağlıyor. Kullanılan pastel renkleri ve oyunun sanat kısmını çok başarılı buldum. Olumsuz olarak söyleyebileceğim tek konu, geçişlerde gezegenlerin atmosfer ve yeryüzü yapısının biraz sırıtması diyebilirim.
Son Olarak
Astroneer’in bilgisayar kontrolleri gayet basit. Nadir olarak oyun içerisinde karşılaştığım kontrol hataları biraz rahatsız ediyor. Bilgisayar versiyonunda konusunda herhangi bir sorun yaşamadım. Konsollarda ise deneme şansım olmadı. Astroneer, özellikle günümüzdeki oyun piyasası ve fiyatlandırması düşünüldüğünde gayet uygun bir fiyatla piyasaya sunulmuş. Türü sevmeyenleri biraz sıkabilir fakat dilerseniz oyunu almadan önce oynanış videolarını inceleyebilirsiniz. Oyunu oynayacak arkadaş grubunuz varsa veya ben keşfetmeyi severim diyorsanız eğleneceğinizi düşündüğüm bir oyun.
Oyunu steam üzerinden edinebilirsiniz.