Film İncelemesi

District 10’u Beklerken District 9: İnsanlar Giremez

Yapımcılığını King Kong, Yüzüklerin Efendisi gibi kült filmlerin yönetmeni Peter Jackson’ın üstlendiği, yönetmenliğini ise Neill Blomkamp’ın yaptığı District 9, ortalamanın üstüne çıkan güzel bir yapım. Film yönetmenin 2006 yılında çektiği kısa filmi Alive In Joburg ile aynı konuya sahip. 2009 yılında çıkmış bir filme göre muhteşem görsel efektlere sahip bir film ve bir sürü yeni isime kapıyı açıyor. District 9 Güney Afrikalı yönetmen Neill Blomkamp’in ilk uzun metrajlı filmiyken Sharlto Copley’in (Wikus van der Merwe) ilk aktörlük deneyimi.

Filmin başlangıcı çok enteresan ve alışagelmişin dışındaydı. Bir belgesel olarak başlayıp sonrasında bir bilimkurgu filmine evriliyor bile diyebilirim. Belgesel dediğim yabancıların sahte belgesel olarak adlandırdıkları ‘’mockumentary’’ hatta. Film metaforlarla ve alt metniyle bu kadar popüler olmuş bana kalırsa. Çünkü araştırdığımız zaman gerçekten ilginç göndermelerle ve metaforlarla karşılaşmamız çok normal.

Film; mültecilik, ırkçılık ve azınlıkta kalmak gibi terimleri oldukça iyi kullanmış. Hatta Nijeryalılar uzaylılar dünyaya indiği andan beri onlara ‘’karidesler’’ diye seslendirmesiyle ırkçılık konusuna güzel göndermeler yapıyor. Bildiğimiz gibi siyahi insanlar bir dönem dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar hep dışlanmıştı ya da onlara lakaplar takılmıştı. Burada yönetmen Blomkamp ayrımcılığa çok güzel göndermelerde bulunuyor.

Filmin ana karakteri olan Wikus van der Merwe, uzaylılarla dalga geçmekten keyif alan, olayları onların gözünden izlemeyen kısaca uzaylıları küçümseyen bir insandır. Görevi ise uzaylıların kaldığı yerleri araştırıp onlardan tahliye belgelerini zorla imzalatmaktır. Bu sahneleri Blomkamp bizlere aktüel çekimle vermiştir. Olayları daha inandırıcı kılmak bir tarafa burada insanların uzaylılara karşı olan zalimliğini bizlere birinci elden deneyimletip, sanki bir belgesel izliyormuşuz havasını vermeye çalışmıştır.

District 9 filminden bir görsel.

Değişim Başlıyor

Filmin bir ‘’mockumentary’’ olmaktan çıkıp film olmaya başladığı dönüm noktası ise Wikus’un suratına fışkıran enfeksiyondur. Artık uzaylılara tepeden bakan, onlara karşı zalim olan Wikus, onlardan birisi olacaktır. Bu değişimi fark eden yüksek rütbeliler ise onu hemen karantinaya kapatıp üzerinde deneyler yapmaya başlamışlardır bile. Wikus oradan kaçarak uzaylıların yanına sığınır çünkü o da yavaş yavaş onlardan birisi olmaya başlamıştır. İlk olarak kolu enfeksiyona uğramış ve yavaş yavaş vücudu da değişmeye başlayacaktır. Wikrus uzaylıların tarafına geçtiğinde kendini sorgulayacak ve kendi sistemlerindeki yanlışları fark etmesini sağlayacaktır. Ona yardım eden uzaylı Christopher ile uzaylının çocuğunu alarak kendi sistemine karşı savaşır.

Wikrus aslında yanlış taraf için savaşan bir asker portresi olarak çizilmiştir. Güzel bir karakter gelişimi var. Film genelde bu karakter gelişiminden ilerliyor ve metaforları bu gelişim üzerinden sunmaya özen gösteriyor. Filmin iki yarısı boyunca savaşı iki farklı cepheden de izleyebiliyoruz. Bazı sıkıntıları olsa bile iyi çekilmiş, kurgulanmış ve yılına göre harika efektler barındıran District 9 genele baktığımız zaman her bilimkurgu severin keyifle seyredebileceği bir film.

Filmin yönetmeni Neill Blomkamp 26 Şubatta attığı tweet ile District 10’un geleceğini doğruladı. Devam filminin senaryosunu ilk filmden çalıştığı Sharlto Cople ve eşi Terri Tatchell ile birlikte yazıyor. District 9 filmiyle insan-uzaylı kavgasına yeni bir boyut getiren Blomkamp’tan yeni filminde beklentimiz yüksek. Umuyorum ki District 10 diğer devam filmleri gibi ilk filmin kötü bir kopyası olmaz.

Paylas:
error0
fb-share-icon20
Tweet 20
fb-share-icon20

Kerem Can Bayramoğlu

2001, İstanbul doğumlu. İstanbul Bilgi Üniversitesinde Sinema Televizyon bölümünde okuyor. En büyük hayali sinema sektörü için katkıda bulunmak. Lego ve plak koleksiyoneri. Çizgi romanlar, Rock müzik ve video oyunları diğer ilgi alanları. Kendi kendine senaryo denemeleri yazıp kısa filmler çekmeye çalışıyor.

Bir yanıt yazın