Facebook Beynimizi Okuyacak
Kullanıcılarının kişisel verilerini suistimal etmekle sürekli gündeme gelen Facebook’un, şimdi de beyin sinyallerini okuyarak bilgisayarı yönlendirmeye yarayan bir cihazı kullanmaya başlayacağı bilgisi dışarı sızdı.
Facebook’un baş teknoloji sorumlusu Mike Schroepfer, çalışanları ile yaptığı bir toplantıdan elde edilen ses kayıtlarında, zihin okumak için kullanılan bir cihazın nasıl kullanılacağını anlatıyor.
Buzzfeed News‘ in haberine göre salı günü (15 Aralık 2020) yapılan teknik toplantı sırasında Facebook’un teknoloji sorumlusu başkanı Mike Schroepfer, bir sinir alıcısı sayesinde düşüncelerin, yazı yazmak ya da video oyununda sanal bir nesneyi tutmak gibi bilgisayar komutlarına nasıl çevrileceğini açıkladı.
Schroepfer konuşmasında “Hepimiz geleceği görme ayrıcalığına sahibiz çünkü onu biz yaratıyoruz.” dedi.
Schroepfer ayrıca, böyle bir ürünü piyasaya sürmeden önce gizlilik gibi konular söz konusu olduğunda firmanın kamu nezdindeki algısının da gözetilmesi gerektiğini söyledi.
“Güven ve büyümeye devam etme hakkımızı kazanmak için sorumluluk alarak gelişmeliyiz. Bunu kesinlikle doğru yoldan yapmalıyız ki dünyanın dört bir yanından herkes tüm bu harika teknolojileri ‘olumsuz taraflarını deneyimlemeden’ kullanabilsin.” diyordu.
Facebook, 2019 yılında CTRL-Labs adında, sinirsel arayüz alanında çalışan girişimi, 1 milyar dolar (yaklaşık 7 milyar 800 milyon TL) civarında bir anlaşmayla satın almıştı. Facebook’un artırılmış gerçeklik bölümünün başındaki Andrew Bosworth, o zamanki açıklamasında anlaşmanın “yaratıcı yeni olanaklar sağlayacağını” ve “bağlantı şeklimizi değiştireceğini” söylemişti.
CTRL-Kit adındaki cihaz, fiziksel hareketlerden sinirsel aktiviteyi ölçerek bilgisayar komutlarına çevirebiliyor. Bu sayede makineleri ve cihazları yönetilebiliyor, onlara komut gönderilebiliyor. Telefon ya da bilgisayar kullanırken dokunmatik ekran, klavye, gamepad gibi donanımların kullanılmasını gereksiz hale getiriyor.
Cerrahi işleme gerek duymadan takılabilen cihaz sayesinde arttırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik uygulamalarındaki nesnelerin kontrolünü kolaylaştırarak hakimiyeti arttırıyor.
Facebook Sosyal Medyayı Sanal Gerçekliğe Taşımak İstiyor
Facebook son dönemde artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik uygulamalarına çok fazla yatırım yaptı ve yatırım yapmaya da devam edecek gibi görünüyor. Anlaşılan o ki; sosyal medya platformlarının gelecekte sanal gerçeklik ortamında var olmaya devam edeceklerini öngörüyor. Dolayısıyla da bu yönde yatırımlar yapıyor.
2019’da Mark Zuckerberg, Oculus Connect 6 etkinliğinde Facebook’un yeni Sosyal VR Dünyası Facebook Horizon’u duyurmuştu. Facebook’un yarattığı bu sanal gerçeklik ortamında gerçek insanlar yarattıkları karakterler vasıtasıyla birbirileriyle etkileşime girebiliyorlar. Uygulama içerisinde bulunan World Builder aracı ile kullanıcılar kendi deneyimlerini de yaratabiliyorlar.
Böyle bir ortamda kullanılan kullanıcı arayüzünde bulunan araçları daha rahat kullanabilmesi, orada bulunan kişilerle ve sanal nesnelerle daha kolay etkileşim kurabilmesi için bir araç ya da yöntem kullanmak gerekiyor. CTRL-Labs işte bu nokta da herhangi bir fiziksel donanımı kavramaya ya da klavyede tuşlamaya gerek duymadan ortamdaki araçları ve nesneleri yönetebilmeyi kolaylaştırıyor.
Mahremiyetin İhlalinde Yeni Bir Aşama
Facebook Horizon CTRL-Kit ile birlikte beyin sinyallerimize erişebileceği için Facebook ortamından kullanıcılardan topladığı veriler içerisine yeni bir veri seti daha eklemiş olacak.
Dünyanın en büyük sosyal medya platformu olan Facebook’un, kullanıcılarının bildiğimiz ve bilmediğimiz pek çok verisini sunucularında depoladığını biliyoruz. Bu verilerin ABD seçimlerinde olduğu gibi zaman zaman kötü niyetli olarak kullanıldığını da görüyoruz.
Dünya çapında kişisel verilerin kullanılması ile ilgili kurallar daha tam oturmamışken Facebook’un zihin aktivitelerini okuyup depolamaya başlaması ister istemez konuyu takip edenleri tedirgin ediyor.
Sosyal medya üzerinden yapılan sosyal mühendislik projelerinde, yönlendirilecek insanları seçerken insanların davranışlarından yola çıkarak hedef kitle analizi yapılıyor. Örneğin belli siyasi görüşe sahip gruplara üye olan ve yaptığı yorumlarda hakaret içeren kelimeler kullananlar.
Ancak bu sefer söz konusu zihin okuma olduğu için kullanıcı yorum yapmasa da kullanıcının konu hakkındaki zihinsel tepkileri ölçülerek kişiler etiketlenebilecek.
Mesela çevreniz tarafından hoş görülmeyen ve sizin bastırılmış bir duygunuz varsa konuyla ilgili bir görsel önünüze çıktığında zihinsel tepkileriniz sayesinde Facebook sizin bu durumunuzdan haberdar olabilecek. Sizi veritabanında ilgili kategoriye ekleyebilecek.
Bununla birlikte Facebook yapay zeka çalışmaları sırasında test ettiği chatbot’ların kendi dillerini geliştirdiklerini görmüştük. Burada Facebook yetkilileri bu chatbot’ları pazarlık yapmak için kullandıklarını söylemişlerdi. Bu chatbot’ların sahte hesaplardan gönderilere yorum yapabileceklerini düşünmemek için bir sebep yok.
Yapay zeka çalışmalarında gelinen son aşamada Deepfake gibi uygulamalarla sahte görseller hazırlanıp oynatılabiliyor. Yazılı, görsel ve sesli tüm araçları kullanabilen ve içerik üretebilen robotlar her türlü sosyal medya platformunda insanların düşüncelerini ve davranışlarını manipüle etmek için kullanılabilir.
Şimdi ise bu riskler tüm diğer gelişmiş teknolojiler ile birlikte sanal gerçeklik ortamına aktarılıyor. CTRL-Labs Facebook’un satın aldığı 2019 yılına kadar yapılan tanıtımlarda sadece insanların kaslarının aktivitelerini algılayan bir cihaz olarak görülüyor. Ancak o zamandan bu zamana cihazın özelliklerinde ne gibi geliştirmeler yapıldığını bilemiyoruz.
Şu ya da bu şekilde biz bu teknolojileri kullanacağız. Herhangi bir uzvumuzu kullanmadan sanal ya da gerçek nesnelere hükmetmek, diğerleri herhangi bir uzvunu kullanmadan telefonlarına hızlıca komutlar verirken bunun gerisinde kalmak istemeyeceğiz.
Diğer yandan toplanan verilerin sağlık, planlama, bilimsel araştırmalar ve kullanılan teknolojilerin optimizasyonu gibi iyi amaçlarla da kullanılması mümkün.
Sosyal medya platformlarından toplanan verilerin iyi amaçlarla kullanılmasını garanti altına almak için tüm dünyada yasaların ve hukuk sistemlerinin buna göre düzenlenmesi gerekir. Bunun için de ilgili kurumların riskleri öngörüp düzenlemeler yaparak önlem alması gerekir.